Prof. Dr. Naci Görür’den kabus gibi İstanbul depremi açıklaması!

Depremin hemen ardından, Türkiye’nin önde gelen deprem bilimcisi Prof. Dr. Naci Görür sosyal medya hesabından kritik bir değerlendirme yayınlayarak, bu sarsıntının Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) aktif kuzey kolu üzerinde gerçekleştiğini vurguladı ve beklenen büyük Marmara depremiyle ilgili acı gerçeği bir kez daha hatırlattı: “Her an büyük bir deprem olabilir… Er veya geç hazır olun ve İstanbul’u depreme hazırlayın.”

Depremin Merkez Üssü ve Hissedilme Alanları

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan ilk belirlemelere göre, depremin merkez üssü Marmara Denizi olarak saptandı. Sarsıntı, Tekirdağ’ın Marmaraereğli ilçesinin 18.24 kilometre açığında meydana geldi. Richter ölçeğine göre 5.0 büyüklüğündeki bu depremin, sığ bir derinlik olan 6.71 kilometrede gerçekleşmesi, şiddetinin yüzeye yakın alanlarda daha fazla hissedilmesine neden oldu.

Saatler 14.55’i gösterdiğinde gerçekleşen deprem, yalnızca Tekirdağ ve çevresinde değil, aynı zamanda nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu İstanbul’un birçok ilçesi başta olmak üzere, Kocaeli, Yalova, Bursa gibi çevre illerden de yoğun şekilde hissedildi. Özellikle yüksek katlı binalarda ve deniz seviyesine yakın bölgelerde yaşayan vatandaşlar, sarsıntının etkisiyle ev ve iş yerlerinden dışarıya çıkarak kısa süreli bir panik yaşadı. İlk belirlemelere göre can veya mal kaybı bildirilmedi.

Bilim Dünyasından Kritik Değerlendirme: Prof. Dr. Naci Görür Uyardı

Marmara Denizi’nde yaşanan her sarsıntıda olduğu gibi, bu depremde de gözler bilim insanlarına çevrildi. Türkiye’nin deprem konusundaki en yetkin isimlerinden biri olan Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı hızlı değerlendirmede, sarsıntının tektonik önemine dikkat çekti.

Prof. Dr. Görür, bu sarsıntının sıradan bir hareketlenme olmadığını, Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) Marmara Denizi’nden geçen ve İstanbul için en büyük tehlikeyi barındıran kuzey kolu üzerinde gerçekleştiğini belirtti. Görür, teknik terimlerin ötesinde, halkı doğrudan ilgilendiren kritik bir uyarıda bulundu:

“Marmara’da 4,0 (veya 5,0) deprem oldu. Arkadaşlar, bu fay aktif ve KAF’ın kuzey kolu. Her an büyük bir deprem olabilir. 14 milyon senedir oluyor, daha da olacak. Beklenen Marmara depremi açısından diyorsanız maalesef olacak. Er veya geç hazır olun ve İstanbul’u deprem hazırlayın.”

Görür’ün bu ifadeleri, 5.0 büyüklüğündeki bu depremin, beklenen büyük depremin habercisi ya da tetikleyicisi olmasa bile, bölgenin yüksek riskli yapısını bir kez daha gözler önüne serdiğini gösteriyor. Bilim insanları, Marmara Denizi’ndeki fay segmentlerinde biriken enerjinin kritik seviyede olduğunu yıllardır yineliyor. Bu son sarsıntı, fay hattının canlılığını ve bölgedeki gerilimin devam ettiğini kanıtlar nitelikte.

Kandilli Rasathanesi ve AFAD Raporları: Sığ Depremin Önemi

Depremin ardından Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ile AFAD, ön değerlendirme raporlarını hızla yayımladı. Her iki kurumun verileri de depremin sığ derinliğini teyit etti. Bir depremin yüzeye yakın (sığ) olması, enerji miktarının nispeten küçük olmasına rağmen, hissedilen şiddetinin ve yıkıcılığının artmasına neden olabilir. Bu durum, özellikle deprem yönetmeliğine uygun olmayan eski yapılarda büyük risk taşımaktadır.

Uzmanlar, bu tür orta büyüklükteki depremlerin, fay hattındaki stresi kısmen boşaltabileceği gibi, ana fayı tetikleme potansiyelinin de her zaman mevcut olduğunu belirtiyorlar. Ancak genel bilimsel konsensüs, 7’nin üzerindeki beklenen büyük Marmara depremi için biriken enerjinin, 5.0 büyüklüğündeki sarsıntılarla boşaltılamayacağı yönündedir.

Yeniden Gündemde: İstanbul Deprem Hazırlığı ve Kentsel Dönüşüm

Prof. Dr. Naci Görür’ün uyarısında altını çizdiği “hazır olun ve İstanbul’u depreme hazırlayın” çağrısı, kentsel dönüşüm ve depreme dayanıklı yapı stokunun önemini bir kez daha gündeme getirdi. İstanbul’da milyonlarca vatandaşın yaşadığı eski ve riskli yapılar, olası büyük bir depremde en büyük tehdidi oluşturuyor.

Bu son sarsıntı, kamuoyunun ve yerel yönetimlerin, deprem hazırlıklarını sadece kağıt üzerinde bırakmayıp, hızla hayata geçirmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır. Depreme hazırlık, sadece binaların güçlendirilmesi veya yenilenmesiyle sınırlı değil; aynı zamanda erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, toplanma alanlarının düzenlenmesi ve bireysel afet bilincinin artırılması gibi çok boyutlu stratejileri gerektirmektedir.

Marmara Denizi’ndeki bu 5.0 büyüklüğündeki sarsıntı, bilimsel bir gösterge olarak Kuzey Anadolu Fayı’nın aktif olduğunu gösteriyor ve beklenen büyük deprem gerçeğini tüm Marmara Bölgesi halkına acı bir şekilde yeniden hatırlatıyor. Erteleme lüksümüzün olmadığı bu süreçte, bilim insanlarının çağrılarına kulak vermek ve bireysel ile kurumsal hazırlıkları en üst seviyeye taşımak hayati önem taşımaktadır.